6 Nisan 2015 Pazartesi

JAGTEN (ONUR SAVAŞI) - 2012


Film 2012 Danimarka yapımı. Başrolde Lucas 40'lı yaşlarda eşinden ayrılmış, sakin bir kasabada anaokulunda çalışmaktadır. Boş zamanlarında avlanmaktan hoşlanır. Anaokulunda sevilen bir öğretmendir. En yakın arkadaşlarından Theo'nun anaokuluna giden kızı Klara, çizgilere basarak yürür ve içine kapanık bir çocuktur. Klara  Lucas'a aşık olur. Anaokulunda bir gün oyun esnasında Lucas'ı dudağını öperek ilk dışa vurumunu yaşar. Birşeylerin farkına varan Lucas Klara'yı yaptığının yanlışlığı konusunda uyarır.  Klara üzerine Klara yazılan bir kalp yapıp Lucas'ın cebine koyar. Ağabeyinin bir gün kendisine gösterdiği fotoğraftan etkilenen Klara öğretmeninden  beklediği ilgiyi göremeyince, öğretmeninin uygunsuz kısımlarını gördüğünü söyler. Bu sıralarda Lucas anaokulundan iş arkadaşı Nadja ile beraberdir. Klara  anaokulu müdürü Grethe Lucas'ın uygunsuz yerlerini gördüğünü Lucas'ı artık sevmediğini söyler.
Grethe hiçbir çocuğun yalan söylemeyeceğini düşünmektedir.. Bu da çevresi tarafından sevilen sayılan Lucas'ın hayatını mahvedecektir. Lucas'ın Klara'ya cinsel istismarda bulunduğunu düşünür. Olayı Lucas'a isim vermeden bildirir. Klara'yı bir psikologla görüştürür. Lucas ne kadar aksini iddia etse de ona inanmamakta direnen Grethe olayı Klara'nın annesi ve diğer velilerle paylaşır. Diğer çocuklarda da zaman içinde aynı hikaye yayılır.En yakın arkadaşları Lucas'a inanmaz.  Lucas işten atılır. Polis tarafından sorguya alınır. Kasaba tarafından dışlanır. Yanında sadece arkadaşı oğlu Marcus'un vaftiz babası Bruun kalmıştır. Kız arkadaşı Nadja'nın bile şüpheye düşmesi Lucas'ın tamamen içine kapanık hale gelmesine sebep olur.  Kasaba halkı suçlamalara kör körüne inanır. Olay oğlu Marcus'un bile babasıyla görüşmesine engel olmuştur. Klara'nın abisi duruma sebep olduğundan habersiz olayı hiç sindiremeyen kişi rolünde.   Oğlunun geldiği birgün polisler Lucas'ı tutuklayarak götürür. Çocukların ortak hikayesi bodrum katında aynı ren koltuk ve aynı renk halıdır. Bodrum katı olmayan Lucas suçlamalardan aklanır. Fakat kasaba ne olursa olsun inanmamaya devam eder. O akşam köpeği öldürülerek evin önüne atılması Lucas'ı yıkar. Noel günü kilisede Lucas arkadaşı Theo'ya  isyan eder. O gece Klara yatağında" özür dilerim Lucas yalan söyledim" tarzında mırıldanması üzerine Theo arkadaşına inanır. Olaylar normale dönmeye başlar.  Bir yıl sonra bir av partisinde ebeveynleri içeride otururken kapıda Klara bekler. Çizgilere basarak yürüyen Klara için odadaki çizgiler çok fazladır. Lucas Klara'yı kucaklayarak içeri geçirir. Kız o esnada bile Lucas'a sarılışında farklı şeyler hissettiğini göstermekte.  olaylar normale dönmüş gibi görünse de bir av sırasında Lucas'ı hedef alan kurşun ıskalamıştır. Güneş ışınlarının yansımasıyla kişiyi seçemez.


Filmde yargılanmak istenen kişi değil de toplum, toplumun vicdanı  gibi yansıtılıyor. Sade, yalın bir dille aslında günlük hayatımızda çoğu kez karşılaştığımız ön yargılarımıza dair ustaca bir gönderme yapılmış.Modern, çağdaş, akıllı diye birçok sıfatı yakıştırdığımız insan bile ön yargılarının pençesine düşüp olayın doğruluğunu yanlışlığını araştırma gereği duymadan karşısındaki kişiye etiketi hemen yapıştırıyor. Güven duygusu hemen yıkılmaya hazır.  Ayrıca sevgisiz ve ilgisiz büyüyen bir çocuğun henüz çok küçük yaşlarda bu sevgi ihtiyacını başka yerlerden karşılamaya çalıştığını görüyoruz. Çok önemli iki soruna parmak basmış bir yapıt. İlgisiz yetişen çocuklar, ön yargının esiri insanlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder